İşte Instagram'ın İnanılmaz Öyküsü
Instagram başardı. Doğru zamanlama, doğru pazar, doğru mecra ile... Gelin 2010 yılına geri dönelim ve onların başarı hikayelerinin ayrıntılarına bir göz atalım.
İnstagram'ın kurucularından olan Mike Krieger'ın üniversitesiyken sınıfta
sunumunu yaptığı projelerden biri fotoğraf paylaşımı ile ilgiliydi. “Send Me
Some Sunshine” adlı uygulama dünyanın bir ucunda kış mevsimini yaşayan kişilere
güneşli fotolar gönderip onları neşelendirmek amaçlıydı.
Diğer kurucu Kevin Systrom ise Nextstop'da ve Google'da çalışmıştı ama
kendi işini yapmak istiyordu. Yıllardan 2010'du, bir yıl önce ortaya çıkan
Foursquare check-in fenomenini yaratmıştı. Bu yüzden lokasyon temelli bir proje
üzerinde çalışmaya başladı. Burbn adlı bir uygulamayı test etmeye başladı.
Gittiğiniz mekanlarda check-in yapıyordunuz, planlarınızı paylaşabiliyordunuz.
Ancak sistem kullanıcılar için biraz karmaşıktı, HTML5 ile yazıldığı için
uygulamada gecikme sorunları yaşanıyordu. (Bkz. Facebook mobil
uygulamaları)
Ancak kullanıcılar Burbn'ı yer bildirimi yapmak için değil, fotoğraf
paylaşmak için kullanmaya başladı. Kahve fotoları, kedi fotoları, bira fotoları
gibi gündelik kareler gönderiyorlardı.
O dönemde Meebo'da çalışan Krieger, Systrom'un projesine katıldı ve kısa
sürede müthiş bir ikili haline geldiler. Systrom ve Krieger Burbn'da
kullanıcıların foto paylaşma verilerini gördükten sonra varolan tüm popüler
fotoğraf uygulamalarını incelemeye aldı.
Sonra zor da olsa en kritik kararı verdiler. Burbn'ı çöpe atıp yeni baştan
başlayacaklardı.
Hipstamatic adlı uygulama çok eğlenceliydi ve başarılı filtreler
barındırıyordu ancak yeterince sosyal değildi. Systrom burada bir açık
bulunduğunu farketti ve Instagram'ı da tam oraya konumlandırdı.
Deneyler aylarca sürdü. İlk başta uygulamaya Scotch adını vermişlerdi,
ancak içinde filtreler bulunmuyordu. Onun yerine bol bol bug mevcuttu.
Instagram'ın ilk halini meydana getirirken basit olmasına odaklandılar. 3
tıkla fotoğraf paylaşmak mümkün olacaktı.
Aylar sonra, testlerin bitmesinin ardından Instagram 20 Eylül 2010'da App
Store'da yayınlandı. İlk gün 25 bin kullanıcı geldi. O dönemlerde bugünkü kadar
iPhone kullanıcısı olmadığını da hesaba katınca sayının büyüklüğü daha iyi
anlaşılıyor. Trafik o kadar yoğundu ki, ertesi sabah 6'da eve
gidebildiler.
Sonrası ise çorap söküğü gibi geldi. Zamanlama müthişti. iPhone 4 satışa
çıkıyordu ve kamerası önceki modele göre gerçekten çok başarılıydı.
Instagram 3 ayda 1 milyon kullanıcıya ulaştı. Kısa süre içinde bu sayı 10
milyona yükseldii ve işin ilginci Instagram tek bir kuruş bile harcamamıştı.
Büyüme tamamen organikti.
Krieger gitiği her yere dizüstü bilgisayarını götürüyor, yoğunluktan ötürü
sunucu çöktüğü zamanlarda hemen müdahale ediyordu. Akşam yemeklerinde, barda
arkadaşlarıyla içki içerken bunları sürekli yaşayacaktı.
Uygulama için dönüm noktalarından biri de Justin Bieber'ın Instagram'a
katılması oldu. O ve milyonlarca kız hayranının tabi ki... Hatta Bieber'ın
menajeri bir süre sonra Systrom'u arayıp Bieber'a Instagram'ı kullandığı için
ödeme yapılmasını talep etti. Systrom bu öneriyi reddeti, ancak genç şarkıcı
Instagram'ı kullanmaya yine de devam etti.
Bu dönemde Systrom sürekli Facebook'tan çekinmediklerini söylüyordu.
Facebook'un mobil uygulamaları çok karmaşıktı. iOS uygulamasının içinde çok
fazla özellik vardı. Ancak Systrom bir web sitesinin olduğu gibi uygulamaya
taşınmasını yanlış buluyordu.
Bu nedenle yapısını ve tasarımını değiştirseler de, Instagram'ı her zaman
basit tutmayı başardılar. Yatırımcıları da onları öncelikle büyümeye konsantre
olmaları için cesaretlendirdi, 'gelir modelini henüz dert etmeyin' mesajı
verdi.
Ve hikayenin sonuna yaklaştık. Instagram'ın geçtiğimiz ay itibariyle 27
milyon kullanıcısı bulunuyor. Buna yeni gelen Android'çileri de eklediğimizde
sayı 32 milyonu bulmakta. Apple bugüne kadar 315 milyon iPhone sattığını
açıkladı. Buna göre her 10 iPhone'dan birinde Instagram'ın yüklü olduğunu
rahatlıkla söyleyebiliriz.
Instagram geçtiğimiz hafta kullanıcılara açtığı Android uygulamasının
desteğiyle kısa sürede 50 milyon üyeye ulaşabilir. Bu da Facebook için bir
tehdit anlamına gelebilirdi. Satın almanın akılcı olduğu konusunda genel bir
fikir birliği mevcut. Ancak fiyatın miktarı konusunda tartışmalar
sürmekte.
Ancak günün sonunda şunu söyleyebiliriz. Kevin Systrom ile Mike Krieger'ın
yaşadıkları bir yeni ekonomi masalı. Şanslılardı, hırslılardı, zekilerdi ve bu
başarının her kuruşunu hak ettiler. Ve mobil teknolojinin tarihi bu satın alımı
yazacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder